başka şehirlerde yaşayan baba ve oğulların anneden habersiz resmen okuldan kaçan haylaz çocuklar gibi yaptıkları eylem. maçın biletleri çıkar çıkmaz çocuklardan biri baba tarafından aranır. "abinle/kardeşinle şu biletleri bi halledin" diye net bir cümle gelir. bilinir ki o maça gitmek için ok yaydan çıkmıştır.
bilet alınır. baba aranır. sesinden çocuklar gibi şen olduğunu hissedersiniz. tonlarca sebebi vardır.aidiyetlik duygusu dersiniz, olur, çocukluğundan beri tuttuğu ve iki oğlunun da takımı olan klübün maçına gidecek olmanın verdiği aidiyetlik. daha sonra kahvede arkadaşlarına "oğullarımla statta maç seyrettim. bizim stat da şahane yahu" böbürlenmesinin orada vereceği hazzın şimdiden damakta hissedilmesi. oğullarının büyüdüğünü görmenin verdiği tatmin. ne derseniz, hepsi olur.
sevinirsiniz siz de. özlemişsinizdir bir yandan. vücudunuza giren ilk alkolün denetçisi olan babanızla maçtan önce yapacağınız rakı balığı düşünürsünüz. büyüdüğünüzü hissedersiniz." babam benim evime geliyor"u düşünürsünüz ister istemez. siz büyürken babanız da yaşlanmıştır. ama yine de inadına inadına maçtan önceki cila biralarınızı içmekten vazgeçmezsiniz.
futbol aşkıyla, takım aşkıyla özetlenemeyecek bir hissiyattır işte babayla beraber stada girişte kaynak yapmanın verdiği haz. tezahüratlardan birini bile bilmez babanız. ama inatla garip sesler çıkara çıkara sizinle beraber omuz omuza zıplayarak izler. pınar başı burma burmaya katılır.
bir şeyler paylaşmaktır kalpten. küçükken öpmez ya hani babalar. işte oğullarına doya doya sarılmak, onları doya doya öpmek için gol atmasını bekler takımının.
hadi beyler!!! saldırın saldırın saldırın, bu taraftar için saldırın.