akşam kalktı. aslında kalkmadı. sadece gözlerini açtı. çişi gelmişti "nasılsa sabah gerçekten uyandığımda tuvalete gidiyorum, o zaman beraber yaparım" diye düşünüp erteledi. mesanesi de çişi geri yollamaya üşendi. sola dönmedi. düşündü. derin bir nefes aldı. bu nefes ona bir buçuk dakika kazandırmıştı. o sırada gözlerini hafif hafif kapadı. hiç yormak istemiyordu göz kapaklarını. her şeyden daha değerliydi onun için o an göz kapakları. kulağının üzerinde bir sinek geziyordu. sineğin hareketini hissetmeye çalıştı. dışarıda bir an gök gürledi. sineğin hoşnutsuzluğunu hissetti. kulağına kondu. sineğin o el ovuşturmasını gözünün önüne getirdi. duyabiliyordu o sesi. istemeye istemeye kalktı. hazır kalkmışken tuvalete gitmek istedi. ağzı kurumuştu. o an karar veremedi. suyu şimdi içmesi daha iyi olurdu, yoksa tuvaletten sonra mı daha iyi olurdu. şimdi içmeye karar verdi ki zahmetini ilerde çekmesin diye. ağzını musluğa dayayıp su içti. tuvalete gitti. çişini yaptı. o an sineğin de tuvalet kapısından içeri girdiğini gördü. gülümsedi. en azından yalnız değildi.
tuvaletten döndü. bir sigara yaktı. bir nefes aldı. sonra sigara içmekten vazgeçti. canı sigara isterse diye söndürmedi. maksat yanık kalsın ki içmese bile kendisine etkisi olsundu. içerideki havadan derin bir nefes çekti. öksürdü. "sigara beni öksürtüyor" diye şaka yaptı kendi kendine ve yine kendi içinde güldü. yatağa tekrar uzandı. saat kaçtı, 5-6 en fazla. yani 7 olsa böyle olmazdı diye düşündü. yorganına dolandı. bir nefes daha aldı içerideki havadan. gözlerini ağır ağır kapattı.
sineğin sesini tekrar duydu. sinek geldi. elinin üzerine konduğunu hissetti. "bu sinek de amma yılışık şeymiş ha" diye şaka yaptı içinden yine. bu sefer gülümsedi. yalnız değildi.