12 Aralık 2012 Çarşamba

in a sec.


+Merhaba
-..
+Merhaba
-..
+Merhaba. Korkmanıza gerek yok. Sadece
-Ne
+Yok, sadece ben
-Evet
+Bu konularda ben acemiyim de.
-Konu neydi
+İşte ben de siz bir yerden başlarsınız da bir şekilde ilerleriz diye düşünmüştüm
-Nereye
+Ben… özür dilerim. Gerçekten.
-Yok yok, boşuna dilemeyin. Ben merak ettiğimden soruyorum, nereye ilerleyeceğiz ki?
+Yani ben sohbet ilerlesin diye demiştim.
-Hah işte sohbet nereye ilerleyecek?
+Ya hani öyle derler ya, giriş gelişme sonuç şeklinde olmasa da hani böyle etkileşimsel bir şekilde ilerler ya hani sohbet.
-Sen az evvel etkileşimsel mi dedin?
+Evet?
-Hayatında kaç kez etkileşimsel kelimesini bir cümle içinde kullandın peki? Yoksa burada beni etkilemeye mi çalışıyorsun?
+Yani, gerçekten, bakın, ben bu kadar rahatsız olacağınızı bilseydim…
-Evet?
+Yani, burada tek başımızayız. Ne yapmamı önerirdiniz? Yani siz buradasınız ve bir şekilde iletişime geçmem gerekiyordu.
-Gerçekten buna ihtiyaç duyuyor muydun?
+Bakın! Hiç yaşanmamış gibi devam edelim mi hayatlarımıza? Burada sinek dahi uçmuyorken, sadece siz ve ben varken, bir insanla konuşmak yerine burada, ne bileyim, ağaçla falan konuşurum.
-İlla bir insanla konuşmak zorunda mısınız?
+Ben bir tek insanların lisanını biliyorum.
-Hepsinin?
+Hayır tabii ki. İnsanlar gibi konuşan, yani konuşmak sadece insanlar için. Demek istediğim, siz insansınız ve en azından aynı türdeniz. Nasıl köpekler falan birbirleriyle farklı şekilde anlaşıyorlar, biz de bir yolunu buluruz buradan çıkmanın diye. Belki fikir yürütürüz diye bir şekilde. Ne bileyim. Neden sorduğumun bir önemi bile yok artık çünkü o kadar pişman ettiniz ki beni.
-Özür dilerim.
+Nasıl?
-Söyleyerek.
+Yok yok. Yani şaşırdım. Sizden beklemediğim bir hareketti. Demek ki göründüğünüz kadar soğuk değilmişsiniz.
-Hiçbirimiz öyle değiliz ki.
+Hiçbirimiz?
-Sen ve ben.
+Nasıl?
-Farkında değil misin?
+Neyin?
-Az evel ne demiştin?
+Ne zaman?
-Neden her soruya soruyla karşılık veriyorsun? Burada bir sinek bile uçmuyorken demedin mi? Dedin.
+Evet?
-Hah işte. Sinekler neden bu kadar umrunda?
+Yok yani, umrumda olduğundan değil. Ortada göremeyince.
-Yoklar.
+Nasıl, hiçbiri mi?
-Hiç kimse göründüğü gibi değildir demedik mi?
+Konu karmaşıklaşıyor ve ben hiçbir şey anlamıyorum.
-Her şeyi anlamaya neden zorluyorsun ki kendini?
+Bakın, etrafımız karanlık. Bir bakıyorum ve sizi görüyorum. İnsan olduğunuzdan dolayı sizinle iletişime geçmek istiyorum ve merhaba diyorum. Sonra bana garip garip sorular soruyorsunuz ve konuyu alakasız yerlere alakasız şekillerde getiriyorsunuz. Rica ediyorum, ya susun artık ya da mantıklı konuşun.
-Peki. Üç iki daha beş eder.
+Efendim?
-Mantıklı cümle kur demedin mi? Böyle bir önerme yapıyorum işte. Mantık dahilinde. İspatla!
+Sizinle uğraşamayacağım!!
-Neyle uğraşırdın peki!
+Buradan çıkmak istiyorum ben!
-Olmaz süren dolmadı!
+Ne süresi?
-Var bir süre. Sen orasını karıştırma!
+Bir dakika!
-Ya da bir saniye!
+Hayır ben durun manasında demiştim!
-Duramayız, artık çok geç!
+Ne geç?
-Her şey,hepimiz. Hepimiz göründüğümüz gibi miyiz? Herkes için çok geç.
+Noluyor?
-Ne demek noluyor?
+Bu ses ne?
-Bitti!