20 Nisan 2014 Pazar

Tramvay Bekleyenler Derneği

Tramvay bekliyorum. İki insan var karşımda. Tam olarak ne konuştuklarını bilmiyorum. Bana göre solda olan adam ellilerinde, hafif kamburu çıkmış, alnından dökülen saçlarıyla oldukça kel birisi. Gören kel demez de, kel adama bak dersen ona bakarlar mesela. Elinde iki adet naylon torba var, değerli madde naylon torba. Kim bilir hangi mamutun ya da dinozorun kemiklerini taşıyor elinde. Tarihe dokunduğunun farkında bile olmadan ki olsa dahi herhangi bir market poşetine dönüşmüş tarihe artık ne kadar tarih diyebiliriz, azı dişinden gelen çürüğün kokusunu bana göre sağda duranın yüzüne, kahkahasıyla savurdu. Bana göre sağdaki adam soldakine göre daha genç duruyordu. Gerçi soldaki daha erken çökmüş de olabilirdi. Sağdakini genç gösteren kafasına taktığı eskimiş kepinden ziyade bacaklarının arasına sıkıştırdığı gitarıydı. Bir insan belli bir yaşın üstündeyse (bu yaşı belirleyen bir enstitü bilmiyorum. Herhangi bir yaşı belirleyen enstitüler de bilmiyorum. Benim bildiğim belli yaşlar 18 filan gibi beynelmilel yaşlar) ve enstrüman çalıyorsa, hangi enstrüman çaldığı fark etmeksizin etrafındakilerinin saygısını kazanıyor. Herkes bir enstrüman çalmaya bir şekilde başlar. Herkesin evinde bir gitar mutlaka vardır. Ama bunu yıllar yılı devam ettirebilmek başlı başına ayrı bir olay.

Sağdaki gitarlı adam, kıç cebinden paket içinde tütün çıkardı. Müthiş bir el çabukluğuyla bir tütün sardı. Ayakkabılarıma gözüm takıldı, sağdaki adam sardığı sigarayı soldakine verip yenisini sararken. Ben sırf ayakkabımı bağlama ve/veya çözme işini sağdakinin sigarayı sarma becerisinin yarısı kadar yapamadığımdan, bağlarını çözmeden giyer çıkarırım. Bu yüzden zaten ayakkabılarımın arkası hep erkenden gider. Ben bir de topuklarıma basarak yürürüm. O yüzden ilk topukları aşınıyor ayakkabının. Artık eskisi gibi de iyi ayakkabı yapmıyorlar zaten. 1 sene içerisinde bir ayakkabıyı çöpe atacak hale geliyorsun. Dedeme bakacak olursak biz malımıza değer vermiyoruz. Solcu amcama bakacak olursak kapitalizmin oyunu, bana kalırsa iki çift ayakkabın olursa daha uzun giyersin aslında.

Tramvay bir türlü gelmiyor. Sigarayı yakmaları beni heveslendirmedi değil. Zira ben ne zaman sigara yaksam tramvay ve/veya otobüs ve dahi metro geliverirdi. Şimdi onlar yaktılar, hem de iki kişi, şıp diye gelirdi. Soldaki adamın burun delikleri genişçe olduğundan, duman burnundan termik santral bacasından çıkarmışcasına bir ve kardeşçesine çıkıyor. Soldakinin de yeteneği bu idi. Bunun farkında olduğundan, sigarasından her bir fırt aldığında burnundan vererek sohbetine devam ediyor. O hafif kambur ve dumanlı burun, adeta bir şaman büyücüsü gibi atmosfere sahip oluyordu anında. Ve o şaman öyle inanarak çekiyor ki o büyülü nefeslerini, yak ulan bir tane daha deyip tribün oluşturasım geldi. Ben mi yaksam? Yakarsam gelir ama. Onlar yaktılar, tramvay onlara gelsin. Onlara gelsin ben sebepleneyim.
Soldaki adam torbasından bir kutu gibi bir şey çıkardı. Gittikçe enteresan oluyor bu Şaman Efendi. Şaman efendim, ayrılık ölümden beter, durunuz etmeyiniz dedimse de, kutuyu kocaman ve gevrek bir gülümsemeyle sağdakine gösterdi. Eski bir teknolojik alet. Diafona benziyor ama hoparlör bile olabilir. Hurdacılıkla uğraşıyor olsaydım bilirdim de bir sigara mı yaksak acaba?

Sağdakinin gitarı kılıfına koyma eylemi; oldukça büyük bir alanı işgal eden bir eylem. Sırtında asılı gitar kılıfının askısını sağ eliyle kavrayarak, solundan sağına doğru, vücuduna yakın, ufak bir kavis çizerken sol eliyle sapının tarafını tuttu önce. Sol elini sabitleyip, sağ eliyle fermuarını açtı şimdi de bu bez kılıfın. O arada sol eliyle hala kılıfı tutarken, sağ eliyle bacaklarının arasındaki gitarın sapından tutarak, adeta bir yılanı boğarcasına, kılıfı gitara sardı. Çabuk bir hareketle de fermuarını cıuuvvvvrrt şeklinde kapattı. İşte bu eylem, tramvay bekleyenlerde (benden başka kimse beklemiyordu) gözle görülür bir hareket yarattı. Adeta üyesi bulunduğum Tramvay Bekleyenler Derneği, bekledikleri beklemeyle ilgili bir yazı olduğunda referans verilmezse olmaz olan Godot’nun teşrifiyle sene sonu çayının hangi parkta yapılması gerektiğini tartışmaya başlamışlardı ki, hop nereye yahu? Adamlar tramvay beklemek şöyle dursun, iki sigara sarımlığı ve bir gitar koyumluğu zaman kadar orada beklemeye gelmişlerdi. Zira oranın müdavimiydiler. Ve her gün, öğleden sonra saat 3 gibi iki sigara sarımlığı ve bir gitar koyumluğu zaman beklermiş. Ben de daha sonradan öğrenecektim bu ayrıntıyı.


Bir sigara yakayım bari. Cebimden yarısını içip söndürdüğüm sigarayı çıkardım. Yaktım. Yakar yakmaz tramvay uzakta gözüktü. Yarım sigarayı söndürdüm, sadece Tramvay Bekleyenler Derneği’nin tecrübeli üyelerinin bilebileceği yarım sigarayı, bir sonraki bekleyiş için pakete koydum. Burnumdan nefesi vermeye çalıştım fakat, şaman efendim, olmadı ya.