26 Mayıs 2015 Salı

Zeytin



Nereye diksem ki şimdi bu fidanı. Almadım, alamadım henüz. Muhtemelen "Binnaz Hanımlar zaten toplamıyor. Biz onlarınkini alıyoruz. Ben buraya çardak yapacağım, şuraya da begonvil ekeceğim." deyip ekmezdin, 70. yaş günü hediyeni. Sevinmediğinden falan değil, sırf Halit Hoca olduğun için, Halit Hoca olmak bunu gerektirdiği için yapardın. Gerçi elimde bir zeytin çekirdeği bile yok. Nasıl ekeceğiz ki zaten? Halbuki ölümden korktuğumuz halde ölüme inanmadığımızdan gölgesinde azraile inat içebilmek için ekecektik. Zeynep muhtemelen kocaman kız olurdu o zaman. Belki buz getirir, belki sohbet hoşuna gider bize katılır, belki de sohbeti bizden daha iyi olur biz ona katılırdık. 

Sarhoşken hiç çekilmiyoruz zaten biz Baba. O yüzden sana en ayık halimle yazıyorum. Zira sarhoş olunca ikimiz de yüzlerce kez anlattığımız hikayeleri iki yüzlerce anlatmaya doğru devam ediyoruz nereye bağlayacağımızı unutarak. Ben şu an nereye bağlayacağım kendimi Baba? Bu yazı nereye gider? Bu çocuk nereye gider?

Hayatımı değiştirmeye çalışıyordum kendimce, öldüğün sıralar olacak. Yine klasik bir Halit Hoca hareketi olarak, kimseye sormadan kendi içinde kararını verip hayatımı değiştirdin. Hep yaptığın gibi. Sakin, gözlemci, etkin. Bana yine yaşamaktan başka çare kalmadı. Su yolunu bulur derler ve benimkisi de bir şekilde buldu her seferinde.

Ayıkken de çekilmiyormuşuz anladığım kadarıyla. Doğum gününü kutlayacaktım bugün aslında, acele etmeseydin o kadar hediyeni de yollayacaktım. Yukarıda da demiş olmam lazım. Siktir et ya! Hayat zaten genel olarak boktan tekrarlar üzerine. Biz üç-beş cümleyi, sekiz-on hikayeyi tekrar etmişiz çok mu?

Ne güzel çıkmışız bu fotoğrafta! İyi ki de çekmişiz. İyi ki de sahilde içmişiz. Şu yaşımda "Babama şunu söyleyebilseydim o yaşarken" dediğim hiçbir şey kalmadı o gece sayesinde. Ölümden bahsettin, yaşlandığından falan. Ben de sana hatırlıyorsan "69 yaşındasın, oğlunla şu manzarada içiyorsun. 30 yaşında sana bu tabloyu verseler sorgusuz kabul etmez miydin?" demiştim. Onaylayan bir "Hayır, şimdi..." gelmişti ardından. İlk seferde hiç evet demedin zaten. Biz de bu yüzden o "Hayır, şimdi..."lerin ne olduğunu her seferinde anladık. Bu yaz da içerdik, gitmeseydin. Ne yapalım, Çerkez'de kalmayı tercih ettin. 

Gitmeden önce bira paylaşmaya geldim. Bira sevmezsin sen pek ama ne yalan söyleyeyim mezarlığa rakı teffarruatıyla girmeyi götüm yemedi Hoca! Ama bir dahakine söz.

Evvelsi gece rüyama geldin. Ben de özledim seni. Aziz Yıldırım'la bu iş olacak gibi değil. CHP fena başlamadı aslında, bakalım ne olacak! Ama doğruya doğru, reel politikte HDP'nin mecliste olması faydalı olacaktır. 

Oralarda skype var mı? Yoksa illa bir kadeh boş mu bırakılacak evde?

Bir sıkıntın varsa söyle, zira benim ziyadesiyle var.

İyi ki doğdun Babam! 70 niye olmadın?

SoT 17:12
26.05.2015
Paris