"O daha fazla koyardı" diye düşünüp biraz daha fazla koydu rakıdan bardağına. Domuz sıkısı diye adlandırırdı. Kabaca tanımlayacak olursak 7/10 una rakı 2sine su 1ine de nefes koyardı. Buz yok. Olmasına da gerek yok. Zira buz rakıyı bozar. İçene bir şey demem ama mümkünse rakı ve su soğuk olsun. Yeter. Yoksa buz konmaz. O koymaz. Gerçi rakıya limon suyu ve soda koyan bir adamdan bahsediyoruz. Öyle bir adam ki, limon ve sodayı koyduktan sonra bıyıklarını oluşan köpüğe gömerek içen bir adam.
-----
*gümgümgüm* diye duvara vurdu bıyığı limonlköpüklü adam. Çocukları geldi mutfağa. Bıyıklarındaki limonu sildi Bıyık Hoca. Dedi ki "Siz siz olun". Ne dediğinin farkına varmadan. Siz, siz olun ne demek onu görmeden. Bir insan ne zaman kendisidir bilmeden dedi ki "Siz siz olun". Sonra da limonlu bıyıklarıyla koşarak gitti ki... Kim ne zaman kendisi olacaktı? Anlaşılsın diye tekrar ediyorum Siz yerine elma diyelim mesela. "Elma elma olsun ki".... Elma zaten elmadır. Ne zaman elma olur bir elma? Biz biz olalım da sen nereye gittin Baba?
-------
Hocam dedim, yapma etme dedim de niye dinlemedin ki beni? Hiç dinlemedin ama. Azıcık dinlesen ya da dinleseydin belki... Bak işte bir sene olmuş. Efendim? Kızartma yapmadım. Peynir var.
------
Rakı bardağıyla konuştuğunu fark etti. Son kalan takribi 3 yudumluk rakıyı tek bir yudumda yuttu. Tuvalete gitti. Başı dönüyordu. "Ulan bu herif her seferinde nasıl bu kadar içiyordu" diye söylendi. Duvardaki resmine baktı. Kendini görecek gibi oldu. Gözyaşları kustu.
----
Kusmayayım da ne yapayım? Neredesin şimdi? İçimden hiçbir şey gelmiyor. Seni görmekten başka. Nerdesin? Demeye kalmadan, bir ışık. Belki de beyaz bir karanlık
SoT
22.04.2016
03:01