3 Mart 2014 Pazartesi

Zeynep'e

Bazı zamanlar, bazen düşündüğün gibi gider de, aslında ben böyle düşünmemiştim dersin.

Abim aradı. Sesinde heyecan var çokça, derinden sezilen bilinmezliğin getirdiği inceci bir korku. Çok da değil ama. Kokusu var. Ben hala sağdan soldan durum güncellemesi almaya çalışmaktayım yazlıkta. Biber gazı atılmış mı filan. Üzerimde hala kokusu var. Çok hassas zamanlar. ‘Naber amca?’ diyor, kalp ritmini hızlandıran. Sanırsın nefes almadan 1 litre kola içmişsin. Öldürülen insanlarla aynı zamanda geliyor haberi. Sevinmek istiyorum. Ama ‘ayıp olur’ var ya! Ondan işte hep. Ayıp oluyor gelenlere de göçenlere de. Ben yine de seviniyorum. Hem de çok.

Hücrelerini sayıyorlar. ‘Kaç hücreyi üst üste koyunca bir insan olur doktor amca?’ gibi sorular geçiyor aklımdan. Gerçekten kaç tane hücreyi üst üste koyunca bir insan olur? Biraz da ben vereydim. Yazık. Hepsini abimler koyabilecekler mi acaba? Ne zamana insan olur ki? Biraz daha bekleyelim ya.

Doktora gideceklerdi. Aradım. Sıradayız diyorlar. Bizimkinin hücrelerini bol koymuştuk ama. Hadi bizimki bekleyemez. Neden bekleyemesin? Bazı insanların katilleri de beklemiyor. Bir can daha gidiyor. Ama bir can geliyor? Neden ben her şeyi üstüne yüklemeye çalışıyorum? Yükleme abi işte. Bizimki bol hücreli. Siktir et. Pat telefon geliyor. Ne telefon. Kız diyor. Sanki erkek olsa üzüleceğim! Olur mu? Davul zurna var kafamda sabahtan beri oğlan bizim kız bizim çalıyor. Kız hakikaten bizim bu sefer. Annem ağlıyor. Babam? Erkek adam ağlar mı lan? Sinsi ağlar. Terlemiş gibi ağlar.

Her geçen gün bekliyorsun da, yengenin karnı büyümüyor ki abi! Büyümüyor ya? Oğlum hücresini bol vermiyor musunuz bunun siz ya? Gidecem birkaç güne! Bol verin hücreyi.

Ben neden Fransa’dayım? Ev mi buldum? Yok ya! Burada yaşıyacağım artık? Derken abimler geldi. Birer kilo tarhana ve erişteyle. E karnı büyümüş? Hücreler yaramış. Zaten öncesinde alınmış bir tulum var. Hücreler üst üste gelince dışarda giysin diye. Mikili. Ya da ne bileyim belki de Mini’li.

Ne zaman doğacak telefonları, skype’ları derken, bilet almalar tarihler, İstanbul’a geri dönmeler vesaire... Bu süre zarfında girilmiş tam olarak 14 depresyon, 98 gelecek kaygısı –ki kendisi her sabah zihinde zuhur etse de tam olarak 98 kez kaygı güttürecek kadardı-, 159 adet ‘galiba dönüyorum ben! Param bu sefer harbiden bitti’ sıkıntısı var bavulumda. Dönerken. Bir de ‘Bu kız ilerde benim amcam bir şey istedi de onu yaptı desin’ kaygısı. En büyüğü de o. Kız bi de ha! Zeynep!

Gelmeler etmeler. Amca olacağız ya. Gömlek alınır ve giyilir. Ya ben gömlek giymem ki o kadar sık? Olsun. Amcasın. Ağırlığın var. Aslında dayılar çılgın olur. O yüzden dayı olmak daha mı bi sempatik? Ulan boşver! Çocukla senin aranda her şey! Severse sever! Sevmezse de kendi bilir! Neyi sevdirecen daha? Olsun gömlek giyeyim ben yine de!

-Tokuç bebek? diye bol soru işaretli çınladı koridor, annesinin ameliyata girmesinden 40 dakika sonra. Valla biz Zeynep bekliyoruz. Kimse Tokuç bebeğin sahibi als...bi dakka! Olm lan bu bizim! ‘kızım’ deyip başına dokunuyor abim ve hemşire teyzelerinden sonra kendi gözyaşlarıyla yıkıyor kızını. Ben mi? Adrenalin! Ama öyle böyle değil! Uyuşturucu! Kafası şimdi geldi qanqa! Herkes ağlıyor!

Asansör geldi! Bu sefer büyük asansör. Büyük asansör, hastalar sedyeyle sığabilecek kadar büyük, diğeri de sıradan asansör. Büyük asansör geldi. İçinden ANA geldi. O zaten uyuşturucu müptelası gibi. Gözyaşları var ama yüzünde aşırı mutluluk. Elinden tutuyor, bu işe beraber kalkıştıkları kocası. Ağlıyor ama o da işte babasına çekmiş. Erkekler ağlar mı? Ağlar lan! Zeynep’in babasının babası da ağlıyor çünkü. Kenarda. Kızın annesi, beni hayatında sevmediği kadar sevdi. Sarılabilse sarılırdı.

Öpmeyin dediler. Hazırolda durduk. Doktoru geldi. Öptü. ‘Niye kızını öpmüyorsun?’ diye de abime kızdı. Harbiden? Öpülür müydü ki bu kız? Kıyabilir miydik öpmeye?

Yaklaşık 4-5 saat önce uykuya omzumda daldı. Hıçkırıklar içinde. Nefes alıyor. Ağlıyor. Hıçkırıyor. Ah be kızım! Neden doğdun ki şimdi durduk yere? Ben zaten dünyayı pek sevmiyorum! Sen neden geldin ki bu halinle? Şimdi senin için çok şey yapmam lazım benim! Bu dünya iyi bir yer değil be safsütüm. Amcanın başarmasını, adam olmasını istersin di mi? İşte doğdun ya! Olacak sana gerçek amca.

Babandan annenden saklamak istediğin bir şey olursa bana söyle e mi? Ben iyi sır tutarım. Kendime bile söylemem. Sahi! Gerçekten sahi misin sen? Sen doğdun ya! Başarmalıyım istediklerimi ben!

Hoş geldin kızım!

04:26 3 Mart 2014 - İstanbul